Sadık Karan Röportajı!

Sadık Karan, Ahmet Çelenk’in yapımcılığında, Dokuzsekiz Müzik etiketiyle yayınlanan ve hazırlıkları iki yıla yayılan bir sürede tamamlanan, 5 şarkıdan oluşan “Yeni” isimli son albümüyle müzik marketlerde yerini aldı ve albümün hazırlık sürecini yazarımız Mine Ayman’a anlattı.

Yeni albümle birlikte Sadık Karan tarzını oldukça değiştirmiş gibi görünüyor, yeni albümünü anlatır mısın?

Albümle ilgili çalışmaya başladığımda ilk cevabını aradığım soru yapacak olduğun albümü oluşturan şarkılar kaç yıl dinlenecek sorusu oldu. Sonra da bütün bildiklerini ve ezberlediklerini, bütün sektörel telaşları ne satar ne satmazları unut dedim ve nasıl şarkılar olsa uzun yıllar geçse de dinlersin diye sordum kendime. Şarkı sevgisi görecelidir ve şarkı herkese yapılmaz çünkü. Şarkıdaki duyguyu seninle aynı düşünen aynı noktada buluşabildiğin anlayabilir. Ben de bütün kafamda oluşan bu fikirlerle çıktım yola. Başkası yapsa bu şarkıları severdim dediğim, samimiyetle, içimden geldiği gibi, bir derdi bir fikri olan şarkılar yazdım. Beş şarkıdan oluşan, önceki albümlerime oranla daha ağır ritimlere sahip, bir yandan da kendine has bir yapısı ve tarz bütünlüğü olan bir albüm oldu. Yeni bir şeyler denemek istediğimden kendimi yenilemek istediğimden adını daha albüm oluşmadan “YENİ” koymuştum zaten. İki yıla yayılan bir süreçte hazırlandı. Adımın geçtiği sınıf içinde farklı bir öğrenci olmak istedim özetle. Şarkıların hepsinin söz ve müzikleri bana ait. Aranjeleri Emirhan Cengiz ve Mert Ali İçelli tarafından yapıldı. Süpervizörlüğünü Çisel Onat yaptı ve Ahmet Çelenk yapımcılığında Dokuz Sekiz Müzik etiketiyle 14 Şubat’ta yayınlandı.

Daha önceki 3 albümünden bu yana neler değişti hayatında?

Aynı ben değilim. Aynı kalsa insan nefes almak olur adı, yaşamak olmaz hayatın. Hayatıma giren çıkan dost arkadaş sayısı değişti. Ölümler girdi. Hastalıklar girdi. Ayrılıklar oldu. Mutluluklar, hüzünler oldu, oldu vs. Herkesinki gibi devam etti her şey. Özü aynıdır insanın. Kabuğu kalınlaşır, duvarları yükselir ya da alçalır. Bazen eksilir bazen çoğalır. Soru o kadar derin ki. Saatlerce anlatabilir insan. Bir sürü şey öğrendim bir sürü doğrum değişti. Değerlerim aynı, insan gibi insan olmak telaşım da. Kendime ve aileme yakışır bir hayat yaşamaya çalışıyorum elimden geldiğince. Şarkılar yazdım yazmaya da devam edebilmeyi isteyerek.

Albümünün çıkış şarkısı olan “Kalk Gidelim” nasıl ortaya çıktı, bu şarkıyı yazdığın anı hatırlıyor musun?

Şarkı yazmak şizofrenik bir durum tıpkı oyunculuk gibi. Kendinde olanı, başkasının yaşadıklarını, hayal dünyanı, daha bir sürü duyguyu kâğıda dökmek durumu. Arızalı bir durum aslında. Bir nevi terapi süreci belki. Sabaha karşı dört ya da beş sularıydı evin penceresinden dışarı bakıp “Deli miyiz neyiz biz Allah’ım onca insan nasıl tükenip gidiyoruz bu şehirde” deyip, bu ruh halimi o an kâğıda döküp, daha sonra üzerine kurgusunu yaptığımı hatırlıyorum KALK GİDELİM şarkısının. Sözlerini sakin bir kafayla dinleyen ne demek istediğimi çok net anlayacaktır. Yok birbirimizden farkımız, herkes ayrı yerlerde ayrı kişilerle aynı şeyleri yaşıyor çünkü.

Yaptığın “Kalk Gidelim” adlı şarkıdan etkilenip gitmeyi planladığın ya da yaşamayı çok istediğin bir yer var mı? İlerde nasıl bir hayat yaşamayı planlıyorsun?

Aklı olanın bu şehirde ömür tüketmek istediğini sanmıyorum hiç. Zengin fakir genç yaşlı hiç fark etmez, insanı tüketen, kalabalıklar içinde yalnızlıklar yaşanan bir şehir çünkü bu şehir. Kaotik bir trafikte saatler tükettiğimiz, insanların birbirine olan samimiyeti paranoyak bir şekilde şüphecilik gölgesinde olan, kendi muhteşem ama yaşaması zor bir şehir. Ben sessiz ve sakin ortamları sevdim her zaman. Az, öz, güvenilir, dertten anlayan, samimi, çekirdek kadroları oldu hep hayatımın. Çoğu kişiye göre mutlu yaşıyor olabilirim ama benim mutlu olmam bu şehrin gerçeklerini değiştirmez. Mutluluk tek başına anlamsız… Çevrende ne kadar çok mutlu insan varsa o kadar huzurlu olabilirsin çünkü. Taş bir ev hayalim var en çok, içi ahşap, az eşyayla döşenmiş, ufacık bahçeli. Fazla kalabalık olmayan, havası suyu temiz, insanı sakin, huzurlu ufak bir yerde. Doğup büyüdüğüm İzmir kıyılarında bir yer olabilir mesela.

İlk klip “Kalk Gidelim” adlı şarkıya çekildi, bundan sonra hangi şarkıları kliplendirmeyi planlıyorsun?

İlk klip Evren Arasıl yönetmenliğinde KALK GİDELİM isimli şarkıya çekildi. Fırsat olursa bütün şarkılarımı kliplendirmek niyetindeyim. Uzun ömürlü bir iş olduğunu düşünüyorum yaptığım işin. Klipsiz olunca dinlenmiyor gibi bir algı var anlamadığım. Bu yüzden yavaş yavaş bütün şarkılarımı dinleyiciye ulaştırmak istiyorum.

“Bak Gidersem Dönmem” ve “Aman” adlı şarkıların çok sevilmişti ve her yerde çok fazla yayınlanmıştı. Yeni albümünde bu tarz şarkılar yok, bir sonraki albümünde yine böyle iddialı ve giderli şarkıların olacak mı?

Günün moda lafı atarlı giderli şarkılar olsun diye şarkı yazmadım hiç. Hayatın sıkıntılı yanlarıyla ince ince kafa buldum sadece hareketli şarkılarımla. Aman, Dost kazığı vs. Az önce de söylediğim gibi biraz ruh terapisi, biraz ortak duygu paylaşımı belki. Bugünkü kafa yapım, bugünkü bakışım böyle. Yarın ne olur bilinmez. Zaman, mekân ne getirir ne götürür bilmiyorum.

Son dönemde yapılan albümleri nasıl buluyorsun? Beğendiğin albümler ve isimler hangileri?

Müzikte yarış olmaz. Ruhuna ters işin… Duygu yarıştırılmaz ve görecelidir şarkı. Şarkı herkese yapılmaz. Seninle aynı duyguyu paylaşan alır, dinler, sahiplenir, kendinden bir şey bulduysa ona çok şey ifade eder, bulmadıysa es geçer. Samimiyetle yapılmış bütün işlerin yolunun açık olmasını dilerim bütün kalbimle. Çok beğendiğim bir sürü albüm var. Birini yazarsam diğerine ayıp etmiş olurum. Beğendiğim işleri bir dinleyici olarak hemen gidip alıyorum zaten. Kuru kuruya beğenmek bu işe baş koyanın işine yaramıyor çünkü. Sevdiğim işlerin sahiplerine ulaşıp beğenimi dile getiriyorum başarısından mutlu oluyorum. Gülden Mutlu’nun CD’sini aldım en son mesela.

Eurovision şarkı yarışması hakkında ne düşünüyorsun? Bu sene yarışmaya katılmayacak oluşumuzu nasıl yorumluyorsun?

Müzik adına yapılan bir organizasyon olması farklı tarzların farklı kültürlerin bir araya gelmesine müziğin köprü olması açısından önemsiyorum ama dünya meselesi olarak görmüyorum açıkçası. İşin içine siyasetin girmesi, oylamalardaki adaletsizlikler, komşuluk ilişkilerinin oylamada belirleyici olması gibi etkenler zaten Eurovision’unun eski etkisini yitirmesindeki sebepler. Bugün daha çok televizyon şovu havasında geçiyor. Katılan kişiye belirgin bir popülarite getirdiği kesin. Elde edilen sonuca göre katılan kişinin kariyerine ya zarar veriyor ya da fayda sağlıyor. Bir yandan da riskli bir durum. TRT tarafından açıklanan gerekçeler doğruysa katılmamanın daha doğru olduğunu düşünüyorum.

Yakın zamanda, albüm dışında başka bir projen olacak mı? Sahne çalışması yapmayı düşünüyor musun?

Dördüncü albüm henüz adı üstünde çok “Yeni”. Tanıtım çalışmaları yeni başladı. Her yere gidip şarkılarımı söylemek istiyorum. Konser programlarımı twitter.com/sadikkarann, facebook.com/SadikKarann, sadikkaran.net adreslerinden takip edebilirler.

Röportaj: Mine Ayman