Rachid Taha’nın “Ya Rayah” isimli şarkısının Türkçe versiyonuyla profesyonel müzik hayatına başlayan ve geçtiğimiz günlerde “Benim Halkım” isimli ilk Türkçe şarkısını yayımlayan Serhat, Mine Ayman’ın sorularını yanıtladı: “Melih Kibar, şarkı söylemem konusunda beni yüreklendiren kişiydi.”
Müzik kariyerinize ilk ne zaman ve nasıl başlamıştınız?
İlk profesyonel çalışmam 1997 yılında yayınlandı. Rachid Taha’nın “Ya Rayah” ve Patrica Kaas’ın “Mon Mec A Moi” adlı şarkılarının Türkçe versiyonları olan “Rüya” ve “Ben Bir Daha” adlı 2 şarkının bulunduğu bir single’dı. Çok değerli dostum rahmetli Melih Kibar ile bu çalışmayı yapmıştık. Melih, şarkı söylemem konusunda beni yüreklendiren kişiydi. İkimiz de farklı dönemlerden olsak da Alman Liseliydik ve tanıştıktan sonra çok iyi dost olmuştuk. O bana hep büyük kitlelerin önünde olacağım sahneleri, statları örnek göstermiş ve beni oralarda göreceğini söylemişti. Haklı çıktı. Eurovision sahnesinden 200 milyon kişiye şarkı söylemek nasip oldu.
Yurt dışında yıllardır çok başarılı projelere imza attınız, başarınızın sırrı nedir?
Yukarıda bahsettiğim bu ilk profesyonel çalışma sonrası uzun bir süre müzikte tam olarak ne yapmak istediğimi bulmaya çalıştım. Kendimi tanıma süresi diyebiliriz. Ve hedefimi uluslararası müzik arenası olarak belirledim. Çok zorlu, hatta imkânsız sayılabilecek bir yolculuğa başladım. Dünya müzik pazarı çok farklı kurallarla işliyor. Sunacağınız paketin her şeyiyle tam olması lazım. Ne tek bir iyi şarkı ne de çok iyi bir ses yeterli değil. Belki sanatçı kimliğimin dışında prodüktör olarak da tecrübemin ve vizyonumun oluşu attığım adımları hızlandırdı. 2003 yılında Viktor Lazlo ile olan düet çalışmam “Total Disguise” ilk şarkımla uluslararası müzik dünyasında kabul görmemi sağladı. Total Disguise aradan bunca yıl geçmesine rağmen hala pek çok ülkenin en çok çalan şarkılar listelerindedir. Bu başarıda besteden, söze, icraya, prodüksiyondan, çalışılan uluslararası ekibin yetkinliğine kadar pek çok faktör rol oynadı. Ama her şeyden önemlisi bunları bir çatı altında toplamayı başarmamız oldu. Başarının aslında bana göre büyük bir sırrı yok. Çok çalışacaksınız, vizyonunuz olacak ve en önemlisi farklı olacaksınız. Gerek Almanya gerekse ABD’deki plak şirketlerimin yorumları şöyle: “Bugün müzik dünyasında söz sahibi olabilmek için hatırlanabilir olma özelliğine sahip olmak lazım. Yani kimseye benzememenin dışında, sahip olduğunuz özelliklerin akılda kalması şart. Bu özellik sende fazlasıyla var.”
Yeni şarkınızda ilk kez Türkçe şarkı söylediniz, “Benim Halkım” şarkısını okumaya nasıl karar verdiniz?
20 yıldır uluslararası müzik platformunda ağırlıklı olarak İngilizce olsa da aralarında Fransızca, İtalyanca, Almanca, İspanyolca, Rusça gibi dillerin de olduğu 6 farklı dilde resmi olarak yayınlanmış şarkılarım var. Hedef uluslararası arenada bir başarı olduğu için bu süre boyunca son derece disiplinli bir çalışmayla sistemin kurallarının gereklerini yerine getirdim. 100’den fazla ülkede takip edilip, şarkılarımı listelerde en üst sıralarda gördükten sonra, artık kendi dilimde bir eser çıkarmayı arzu ettim. Genelde sanatçılar önce kendi ülkelerindeki başarılardan sonra yurtdışını hedefler. Ben zor olanı seçtim. Tam tersini yaptım. Geldiğim noktadan gurur duyarak, kendi ülkemde bir Türkçe şarkıyla ilk adımı atıyorum.
Şarkı seçimlerimde en önemli kıstas, şarkının benim sesimden benim üslubumla duyulduğunda kalplere dokunması. “Benim Halkım” çocukluğumda büyük sanatçı rahmetli Tanju Okan yorumuyla dinleyip, sevdiğim bir şarkıydı. O dönemler büyük bir hit olmadığını, ama severek dinlendiğini hatırlıyorum. Türkiye’de 20 yıldan sonra yapacağım ilk Türkçe şarkının, ülkeme, milletime sevgimi, bağlılığımı gösteren özel bir içeriğe sahip olmasını istedim. Hem çok içten ve samimi bir şarkı olmalıydı hem de müzikteki olgunluk dönemimi yansıtmalıydı. Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli söz yazarlarından değerli dostum Mehmet Teoman’ın yazdığı sözler bana çok uydu. Sanki şarkı benim için yazılmış gibi hissettim. Belçika, İsveç, Almanya ve Türkiye’de yaklaşık 7 ay süren bir prodüksiyon dönemi sonucu şarkıyı 21 Ekim’de Türk dinleyicilerin beğenisine sunduk. Şarkının özünü bozmadan günümüze yeniden uyarladık. İlk günden itibaren aldığımız güzel yorumlar, doğru yolda olduğumuzu gösterdi.
“Benim Halkım” şarkınızın klip çekimleri nasıl geçti ve yönetmen olarak kiminle çalıştınız?
Kliplerimin prodüksiyonunu ilk klibimden itibaren ben yapıyorum. Konsepti belirledikten sonra ekibimle diğer ayrıntıları tek tek ele alıyoruz. Yönetmenliği yeteneklerine son derece güvendiğim genç bir arkadaşımıza teslim ettik. Berk Alan adını artık sık sık duyacaksınız. Berk çok güzel bir iş çıkardı. Sade bir klip olmasını arzu ettim. Önemli olan ana temayı vurgulamak ve millet olarak duyduğumuz gururu izleyene hissettirmekti. Tarihimizden, geçmişimizden resimlerle süsledik klibi. Klibin 2. Yarısındaki siyah beyaz resimler kendi aile arşivimden. Bir cumhuriyet dönemi ailesinin yansıması. Şiir okuyan küçük çocuk benim 7 yaşındaki halim. Rahmetli babam, sevgili annem, kız kardeşim ve değerli aile büyüklerimin hepsi var resimlerde. Aileme ve tabi ki, aziz milletime, Türk bayrağına ve büyük önder Atatürk’e bir saygı duruşu. Çekimleri 1 günde bitirdik. Montaj ise yaklaşık 3 hafta sürüdü. Bu da benim aşırı titizliğimden. Montajı takip eden fazla sanatçı yok dünyada. Ama sanatçı kimliğinin yanında prodüktör de sizseniz, sorumluluk çok daha fazla.
Bundan sonra sırada başka Türkçe şarkılar da olacak mı?
Evet, “Benim Halkım” bir başlangıç. Artık uluslararası kariyerimin yanı sıra, Türk müzik dünyası için de üretimlere başladım. Çalışmalarımı 2 ana başlık altında topluyorum Türkiye için. İlk grupta söz ve müziği bana ait olan yeni eserler var. İlki Ocak 2023’te yayımlanacak. İkinci grupta ise, Benim Halkım” gibi, daha önce seslendirilmiş ve benim bugünün müzik anlayışına uyarladığım tanıdık eserler yer alıyor. Bunu bir seri olarak düşünebilirsiniz.
Yeni yıl için planlarınız neler? İstanbul’da da yakında sahneniz olacak mı?
Yılbaşı öncesinde Almanya’da 1 hafta sürecek bir tanıtım turum var. Ardından İstanbul’a dönüyorum. Yılbaşı gibi günlerde ailemle birlikte olmayı tercih ediyorum. Türkiye’de ilk kez 29 Ekim de Büyük Kulüp’te düzenlenen Cumhuriyet Bayramı kutlamasında sahne alacağım. Ardından aralık ayında özel bir gecede konserim var.
Avrupa’nın en küçük ülkesi San Marino’ya tarihinin en yüksek puanını kazandırdınız, yeniden Eurovision şarkı yarışmasına katılmayı düşünüyor musunuz?
Eurovision Şarkı Yarışması çok önemli ve unutulmaz bir deneyim. Bana katılmak 2 kez nasip oldu. Hem de Türkiye’nin yarışmada yer almadığı bir süreçte. Bir başka ülke adına yarışmak büyük sorumluluk. Hem Türkiye’nin hem de adına yarıştığınız ülkenin bayrağını taşıyorsunuz. Bu sınavdan başarılı çıktığıma inanıyorum. Ayrıca 200 milyon kişinin karşısında Türkçe olarak Bir, İki, Üç kelimelerini şarkı içinde söyleyip kafalarında yer etmesini sağlamak önemli bir tanıtım unsuru ülkemiz için. 2016 da yarıştığım “I Didn’t Know” adlı şarkım ABD resmi Billboard dans listelerinde 25 numaraya kadar yükseldi. Bu listeye resmi giriş yapan tek Türk sanatçı oldum böylece. 2019’da yarıştığım, söz ve müziği bana ait olan “Say Na Na Na” adlı şarkım ise 50’den fazla ülkede listeye girdi. Hatta Eurovision şarkılarının fazla erişemediği Asya ülkeleriyle, Güney Amerika ülkeleri de şarkıya büyük ilgi gösterdi. Şanslıyım, bugün unutulmazlar arasına girme başarısı gösteren 2 Eurovision klasiğinin sahibiyim. Tekrar katılıma gelince… Yarışma öncesi hazırlık dönemi çok uzun ve yorucu. Bu yüzden 3. kez buna tekrar cesaret eder miyim bilemiyorum. Bu sorunun cevabı şimdilik “kısmet” olsun.
Kariyerinize bundan sonra nasıl devam etmeyi planlıyorsunuz, müzik dışında başka projeleriniz de olacak mı?
Şarkıcı, besteci, söz yazarı, aranjör ve prodüktör kimliklerini bir arada taşıyan fazla sanatçı yok. Bu yüzden sürekli yeni bir şeyler üretiyorum. Kimi zaman kendim, kimi zaman başkaları için. Pandemi döneminde bir müzikal yazdım. 2024 yılında yurt dışında sahnelenmesi için çalışmalar başladı. Gelecek yıl yeni bir proje daha başlıyor. Disco Daddy adını verdiğimiz bu projede, 70’li yılların disko şarkılarını bugünün sounduyla baştan yorumluyorum. İlk şarkı ocak ayında çıkıyor. Ayrıca bu proje bir sahne şovuyla da bütünleşecek. Yurtdışındaki konserler dışında gelecek yaz İstanbul’da, bugüne kadar birlikte şarkı söylediğim uluslararası starların da konuk olduğu “Serhat & His Friends” başlıklı bir konser çalışması içindeyiz. Bunların yanında prodüksiyonları tamamlanmış pek çok yeni eser yıllık planımızda yerini alacak.
Röportaj: Mine Ayman