Sözleri Barış Manço’ya, bestesi Ahmet Güvenç’e ait ve bir klasik olan “Gülpembe”ye getirdiği yeni solukla beğeni toplayan Dabager, müzikal yolculuğunu ve yeni projelerini yazarımız Mine Ayman’a anlattı: “Şarkının özünü ve anlattığı hikayeyi bozmadan farklı ve naif bir söylemle insanlara ulaştırdık…”
Müzikle uğraşmaya ne zaman başladın ve profesyonel anlamda ilk ne zaman proje üretmeye başladın?
Müziğe olan yatkınlık insana doğumuyla birlikte gelen bir durum. Siz de bunun farkına çok küçük yaşlarda farkına varıyorsunuz. Benim de böyle oldu açıkçası. 4-5 yaşlarındayken abime bir org alınmıştı ve o küçük enstrüman benim bütün hayatımı değiştirdi.
Proje olarak görülebilir mi bilmiyorum lakin ilk sözlü bestelerimi lise yıllarında yapmaya başladım. Liselerarası şarkı yarışmalarına benim bestelerimle katıldık. Daha sonra üniversite yıllarımda çeşitli sanatçıların albümlerinde söz yazarı ve besteci olarak yer aldım.
“Gülpembe” adlı single çalışmanın hazırlık aşaması ne kadar sürdü ve bu projede kimlerle çalıştın?
Gülpembe çalışması, fikrin ortaya çıkması ile birlikte yaklaşık 5 aylık bir sürece yayıldı. Bu projede dinleyenlerin bildiği üzere gerek aranjör, gerek klip yönetmeni gerekse klibin içinde yer almasıyla birlikte sevgili dostum Bahadır Tatlıöz’le çalıştık. Bu işin prodüktörlüğünü kusursuz bir şekilde yerine getirdi. Ayrıca en başından beri yapımcılığımı yapan 3 Adım Müzik ve sevgili patronum Yılmaz Uyar’la ortaklığımıza devam ettik.
Barış Manço ile bu kadar özdeşleşmiş olan bir şarkıyı okumakta tereddüt ettin mi? Yorumunla ilgili Barış Manço sevenlerden nasıl tepkiler alıyorsun?
Barış Manço çok büyük bir isim ve onun bir şarkısını yeniden seslendirmek tabii ki büyük bir sorumluluk ve çok dikkatli olmanızı gerektiren bir durum. Ama bir şarkıcı olarak kendime olan güvenim ve hassasiyetim, bu sorumluluğu omuzlamamda işimi çok kolaylaştırdı ve herhangi bir tereddüt yaşamadan kendi ruhumu ve yorumumu katarak sizlerin beğenisine sunduk.
Evet böyle büyük bir ismin kült bir şarkısını yorumlayınca her türlü fikre ve eleştiriye açık olmanız gerekiyor. Şükür ki yorumum ile ilgili çok güzel tepkiler aldık. Şarkının özünü ve anlattığı hikayeyi bozmadan farklı ve naif bir söylemle insanlara ulaştırdık.
Bahadır Tatlıöz’le yolunuz nasıl kesişti, bundan sonra birlikte çalışmalarınız devam edecek mi? Birlikte düet yapmayı da düşünüyor musunuz?
İlk albümümü çıkardığım zamanlar Bahadır Tatlıoöz’le aynı yapım firmasında olduğum için kendisini zaten gıyaben tanıyordum. Daha sonraları aynı yapım bünyesinde olmamız nedeniyle çok sık karşılaşmaya başladık ve zaman içerisinde çok iyi bir dostluğumuz oldu ve bugünlere geldik.
Bahadır Tatlıöz o kadar üretken ve çalışkan bir adam ki onunla beraberken çalışmalarımızın devam etmemesi imkansız. Şüphesiz daha çok işte beraber olacağımızı düşünüyorum.
Düet kısmı ise somutlaşmış ve zamanlaması yapılmış bir iş olmamasına rağmen, ara ara konuştuğumuz bir durum ve ilerleyen tarihlerde böyle bir sürpriz çalışma gerçekleştireceğiz.
Müzikle ilgilenmeye başladığında ve şarkılarını hazırlarken tarzından etkilendiğin isimler oldu mu?
Tüm müzisyenlerin hayran olduğu, etkilendiği, kendi müzikal kimliğini oluştururken feyz aldığı sanatçılar oluyor. Benimse bu durumdaki açık ara idolüm Barış Manço’dur. Şarkılarında anlattıkları, hayata karşı duruşu beni çok etkilemiştir. Özellikle popüler müziğin içeriğinde sadece aşk değil toplumsal değerler ve sorunlar da olabileceğini, insanalara müzik yaparken birçok şeyi anlatabileceğimizi göstermesi benim müzik yolculuğumda önemli bir mihenk taşıdır. Ve ben de müziğe başlayıp şarkılar yazmaya başladıkça bunu bir yol ve sorumluluk olarak üstlendim.
“Gülpembe” adlı şarkının klip hikayesini anlatır mısın, klipte yönetmen olarak Bahadır Tatlıöz ile çalışmak nasıl bir deneyim oldu?
Şarkının ortaya çıkmasından itibaren klip üzerine bir sürü hikaye ve proje tartışıyorduk aslında. Ama kış ayları olduğu için istediğimiz klibi dış mekanlarda çekmek zordu. Proje ile ilgili bir takım aksaklıklar yaşanınca ve çıkış tarihimiz bahar aylarına denk gelip havalar düzelmeye başlayınca tamam dedik. İstediğimiz klibi çekebileceğiz. Bahadır’la bir gün konuşurken Şanlıurfa’ya gidiyoruz dedi. Bir hafta içerisinde çok hızlı bir organizsayon ve şahane bir ekiple Şanlıurfa ve Halfeti’de çekimleri gerçekleştirdik. Yöre halkının müthiş sevgisi, ilgi ve alakasıyla nefis bir çalışma gerçekleştirdik.
Bahadır bir defa söz konusu iş olunca son derece disiplinli ve titiz çalışan bir adam olmasına rağmen aynı anda hem çok eğlenceli. Herşeyle en ince ayrıntısına kadar ilgilenip olabilecek aksaklıkları en başından bertaraf ediyor ve sizin işinize tamamen odaklanabilmeniz için herşeyi yapıyor. Ben dostluk ilişkimiz dışında kendisiyle çalışmaktan çok keyif aldım.
Bundan sonra sırada bir albüm projesi olacak mı?
Açıkçası bir süre daha albüm çıkarmayı düşünmüyorum. Zaten bu dönemde 8 – 10 şarkılık albümler çıkarmayı çok mantıklı bulmuyorum. 8 şarkının içinden belki 3 – 4 şarkıyı kliplendirip insanlara ulaştırabiliyorsunuz. Diğer şarkılar ise tamamen dinleyicinin keşfine kalıyor. Bir süre daha tekli çalışmalarla müzikal kariyerime devam etmeyi düşünüyorum.
Son dönemde yapılan şarkıları nasıl buluyorsun? Beğendiğin isimler ve şarkılar hangileri?
Özellikle popüler müziğin ruhunu tüm dünyada kaybettiğini düşünüyorum. Özgünlüğün kaybolduğunu birbirinin aynı altyapılar, melodiler ve şarkılarla sığ sularda yüzmeye çalışıldığını ve müzik dinleyicisine haksızlık edildiğini düşünüyorum. 90’lar da yakalanan ruhun kaybolduğunu ama bunun da bir süreç olduğunu ve geçeceğini düşünüyorum.
Tabii ki haksızlık yapmayalım hala şahane işler ve şarkılar üretiliyor. Mesela Buray, Bahadır Tatlıöz, Gökhan Türkmen, Ersay Üner verebileceğim örneklerden.
Yıllardır sahnedesin, bu yaz için sahne programın nasıl devam edecek ve konserlerin ne zaman başlayacak? Yakın zamanda, albüm dışında başka bir projen olacak mı?
Malumunuz hem henüz Gülpembe’nin PR dönemindeyiz hem de Ramazan ayındayız. Bir süre daha sadece tanıtım işlerine devam edip daha sonra sahne çalışmalarına başlayacağım. Zaten sosyal medya üzerinden de sahne ve konser etkinliklerini paylaşacağım.
Eylül – Ekim ayları civarında sözü ve müziği bana ait bir şarkıyla müzik severlerin karşısında olmayı planlıyorum. Onun dışında birkaç akustik performans videoları ile de sevenlerimizin karşına çıkacağız.
Röportaj: Mine Ayman